İdare hukuku, devletin yürütme organıyla birey arasındaki ilişkiyi düzenleyen, kamu gücünün sınırlarını çizen ve bireyin bu güce karşı korunmasını sağlayan dinamik ve toplumsal yönü güçlü bir hukuk dalıdır. Temelinde, kamu hizmetinin etkin, düzenli ve adil bir şekilde sunulmasını sağlamak yatar. Ancak bu süreçte sadece “devletin işleyişi” değil, aynı zamanda bireylerin haklarının da gözetilmesi esastır. Bu nedenle idare hukuku, bir yandan devletin karar alma ve uygulama yetkisini meşrulaştırırken, diğer yandan da bu yetkinin hukuk devleti ilkesine uygun biçimde kullanılmasını denetler.
İdare hukuku, klasik hukuk dallarının ötesinde, esnekliği ve pratiğe yakınlığıyla dikkat çeker. Yargı kararlarına, genel ilkelere ve idari teamüllere dayandığı için sürekli değişen toplumsal ihtiyaçlara hızla adapte olabilir. Bu yönüyle hem koruyucu hem de yönlendirici bir işlev üstlenir: kamu gücünün kötüye kullanımını engellerken, idarenin hizmet sunumunu etkili hale getirmeye katkı sunar.
Bir başka deyişle, idare hukuku yalnızca “devlet ne yapabilir?” sorusunun değil, aynı zamanda “birey devlete karşı ne ölçüde korunur?” sorusunun da cevabını içinde taşır. İdari işlemler, idari yaptırımlar, kamu görevlileri hukuku ve kamu hizmeti gibi birçok alt başlık, bu geniş çerçevenin yapı taşlarını oluşturur.
Bu bölümde tarafımızca makaleler hazırlanmış olup hiçbir şekilde kar amacı gütmeksizin değerli ziyaretçilerimizin bilgisine sunulmuştur.
Atamanın İptali Davası için bknz. https://www.hchukukburosu.net/pg_30_atamanin-iptali-davasi
